-
1 para toplamak
v. collect money, whip round, have a whip round -
2 sammeln
sammeln ['zaməln]I vt1) ( zusammentragen) derlemek, toparlamak; ( Beeren) toplamak, devşirmek; ( Gedanken) toparlamak; ( Geld) toplamak; ( Unterschriften) toplamak;Erfahrungen \sammeln deneyim kazanmak2) ( aus Liebhaberei) derlemek, toplamak3) (ver\sammeln) toplamakII vrsich \sammeln2) ( sich konzentrieren) birikmek, bir araya gelmekfür etw \sammeln bir şey için para toplamak -
3 recueillir
-
4 réunir
-
5 have a whip round
yardım toplamak, para toplamak -
6 whip round
yardım toplamak, para toplamak, çabuk dönmek -
7 have a whip round
yardım toplamak, para toplamak -
8 whip round
yardım toplamak, para toplamak, çabuk dönmek -
9 quête
-
10 se cotiser
v prdonner de l'argent ortaklaşa para toplamak◊Ils se sont cotisés pour lui offrir un cadeau. — Ona bir hediye almak için aralarında para topladılar.
-
11 pass/send round the hat
(to ask for or collect money on someone's behalf.) birisi adına para toplamak -
12 collect money
v. para toplamak -
13 collect money
v. para toplamak -
14 zusammenlegen
zusammenlegen <-ge-, h>1. v/t bir araya getirmek, birleştirmek; (falten) katlamak2. v/i ( für için) para toplamak -
15 zusammenlegen
zusammen|legenI vt1) ( falten) katlamak, devşirmek2) ( zueinanderlegen) toparlamakII vi para toplamak -
16 quêter
v tdemander de l'argent para toplamak -
17 собирать
несов.; сов. - собра́ть1) toplamak, toparlamak, bir araya getirmekсобира́ть друзе́й — arkadaşlarını toplamak
собра́ть (свои́) ве́щи — eşyasını toparlamak
собра́ть кни́ги в портфе́ль — kitapları çantaya doldurmak
я уж (бы́ло) и чемода́н собра́л — bavulumu hazırlamıştım bile
3) toplamak; monte etmek ( монтировать)собира́ть мото́р — motoru toplamak
4) toplamak; almak; biriktirmek ( копить)собира́ть поже́ртвования — bağış toplamak
собра́ть большинство́ голосо́в — oyların çoğunu almak / toplamak
собира́ть све́дения — bilgi toplamak
бо́льше всего́ мёда собира́ют в э́том райо́не — en çok bal elde edilen yer bu bölgedir
соберём де́нег и отремонти́руем — (aramızda) para toplar, onartırız
5) toplamak, devşirmekсобира́ть грибы́ — mantar toplamak
собира́ть фру́кты — meyve devşirmek
собира́ть урожа́й — ürün kaldırmak
собира́ть после́дний виногра́д — bağ bozmak
6) derlemek; koleksiyon(u) yapmakсобира́ть наро́дные ска́зки — halk masalları derlemek
ты собира́ешь (ма́рки) Мона́ко? — Monako yapar mısın?
7) büzmekю́бка, со́бранная в та́лии — belden büzgülü etek
8) toparlamakсобра́ть мы́сли — düşüncelerini / zihnini toparlamak
собра́ть всё своё му́жество — cesaretini toplamak
9) разг.собра́ть на стол — sofra kurmak
-
18 levy
zorla toplama; toplanan para; vergi koyma, vergi tarh etme; prelevman; haciz, icra,(on, upon ile) zorla toplamak; vergi toplamak; haczetmek, el koymak -
19 akıl
ра́зум (м) ум (м)* * *выпад. -klı1) ум, ра́зумaklı başka yerde — его́ голова́ за́нята други́м
2) па́мятьaklından çıkarmamak — не забыва́ть, держа́ть в голове́
adı aklımda kalmadı — его́ и́мя вы́скочило у меня́ из головы́
3) сове́тakıl almak — получи́ть сове́т
akıl danışmak — сове́товаться
akıl vermek — посове́товать, пода́ть мысль
••akıl için tarik / yol birdir — погов. у разу́мных то́лько оди́н путь
akıl para ile satılmaz — погов. ум за де́ньги не ку́пишь
akılları pazara çıkarmışlar, herkes yine kendi aklını almış / beğenmiş — посл. ка́ждый счита́ет себя́ умне́е други́х
akıl yaşta değil, baştadır — погов. му́дрость в голове́, а не в бороде́
akıl kişiye sermayedir — погов. ум - бога́тство челове́ка
akıl akıldan üstündür — погов. ум хорошо́, а два - лу́чше
- bunu aklım almıyorakıl kişiye sermayedir — погов. ум - бога́тство челове́ка
- akıl almaz
- aklı başında
- aklı başında olmamak
- aklı başında değil
- aklı başından gitmek
- aklını başına almak
- aklını başına toplamak
- aklını başına devşirmek
- aklını başka yere vermek
- aklını bozmak
- aklını çalmak - aklı dağılıyor
- aklım duruyor
- akıllara durgunluk vermek
- aklına düşmek
- akıl erdirmemek
- bu işe aklım erdirmiyor - aklı fikri... de
- aklından geçirmek
- aklından geçmek
- aklına gelmek
- aklına getirmek
- aklı gitti
- akıl hastalığı
- akla hayale gelmez
- aklını kaçırmak
- aklını oynatmak
- akıl kârı değil
- aklı kesmek
- akıl öğretmek
- aklını peynir ekmekle yemiş
- aklına sığmamak
- akla sığmaz
- aklını şaşırmak
- aklı şaşmak
- aklı takılmak
- aklının terazisi bozuldu
- aklına uymak
- aklına yelken etmek
- aklı yerinde değil
- aklı zıvanadan çıkmak
- aklından zoru olmak -
20 браться
tutmak; girişmek,koyulmak* * *несов.; сов. - взя́ться1) tutmakбра́ться за́ руки — el (ele) tutuşmak
2) başlamak; sarılmakбра́ться за вёсла — (kürek) çekmeye başlamak
бра́ться за ору́жие — silaha sarılmak
за кни́гу он да́же не бра́лся — kitaba el sürmedi bile
он тут же взя́лся за перо́ — derhal kaleme sarıldı / eline kalem aldı
3) girişmek, koyulmakбра́ться за рабо́ту — işe koyulmak / girişmek
за каку́ю бы рабо́ту он ни бра́лся,... — hangi işe el attıysa,...
тебе́ на́до как сле́дует взя́ться за хи́мию — kimyaya kuvvet vermen gerek
4) çıkmakи отку́да таки́е де́ньги беру́тся? — nereden çıkmaktadır bunca para?
отку́да у него́ уму́ взя́ться?! — onda akıl ne gezer?!
••бра́ться за ум — aklını başına toplamak
не беру́сь утвержда́ть, что... —... iddia edemem
- 1
- 2
См. также в других словарях:
salma salmak — genellikle köylerde işlerin görülmesi için ihtiyar heyetinin kararıyla her evden para toplamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
HELESAYA ÇIKMAK — Eskiden ramazanlarda iftardan sonra para toplamak için çocuklar tarafından teşkil edilen çalgılı heyetlere katılanlar tarafından nakarat makamında söylenen bir tabirdir. Dilenciliğin kibarcalarından sayılır … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
HEYAMOLA — Eskiden ramazanlarda para toplamak gayesiyle mahalle çocukları tarafından teşkil edilen bir nevi dilenci alaylarında söylenen bir tâbirdir. * Eskiden gemiciler gemi demirini çekerken veyahut bir amele inşaatta ağır bir şey kaldırırken yahut da… … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
baş — 1. is., anat. 1) İnsan ve hayvanlarda beyin, göz, kulak, burun, ağız vb. organları kapsayan, vücudun üst veya önünde bulunan bölüm, kafa, ser Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı. N. Cumalı 2) Bir topluluğu yöneten kimse … Çağatay Osmanlı Sözlük
parsa — is., Far. pārse Bir izleyici topluluğu önünde yapılan gösteriden sonra toplanan para Ali direkten indikten sonra eline aldığı bir tepsi ile ahaliye sarıldı ve parsa toplamaya başladı. R. N. Güntekin Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller parsayı… … Çağatay Osmanlı Sözlük
toplama — is. 1) Toplamak işi Yarışırcasına para toplamaya başladılar. H. E. Adıvar 2) mat. Sayıları veya nicelikleri birbirine ekleyip toplamını bulma işlemi, cem 3) sf. Değişik parçaların bir araya getirilmesiyle oluşmuş Toplama bilgisayar. 4) Kalın… … Çağatay Osmanlı Sözlük
cerre çıkmak — medreselerde okuyan softalar para ve erzak toplamak için belli aylarda köylere dağılıp imamlık veya müezzinlik yapmak ... padişahlardan birinin torunu çıkageldi, yarı ümmi bir adamla cerre çıkmıştı . R. H. Karay … Çağatay Osmanlı Sözlük